255 Yıllık Şekerci

 

Cemal Turgut Hicipoğlu ile Ahmet Aydın ve Metin Hicipoğlu bize 255 yıllık tarihi anlatacaklar:

Dedemizin dedesi Hicipzade Mustafa Efendi, Evrenye köyünden heybesini sırtlayıp gelmiş ve bu günkü dükkanı, köyde biriktirdiği para ile kiralamış. İki de hemşehrisini yanına alarak, tahin helvası imalatına başlamış. Ürettiği helva öylesine beğenilmiş ki, bazı konak ve köşklerden siparişler bile almaya başlamış, şöhreti saraya kadar gitmiş. Hicipzade Mustafa Efendi yalnız helva ile yetinmemiş latilokum, yani bizim bildiğimiz lokumun da çeşitlerini üretmeye başlayınca şöhreti alabildiğine yayılmış.

MİDESİNE DÜŞKÜN PADİŞAHIN İLGİSİ

Sarayın sofracıbaşısı midesine çok düşkün olan ve bilhassa tatlıya karşı zaafı büyük olan 1. Sultan Mahmut Han’ı, ağızda eriyen lokum ile cevizli helva sununca, padişah bunun dışarıdan geldiğini bilmediğinden aşçıbaşının yaptığını sanarak şöyle bir latifede bulunmuş: ‘’ Bizim aşçıbaşında bir temayüz  var, ne alüyala tatlılar yapmaya başlamış ‘’ ve saray kethüdasına irade buyurmuş:

-Varın gelsin huzura!…

Aşçıbaşı korkarak huzura gelipde el etek öpünce, padişah kendisine iltifatlarda bulunmuş. ‘’ Ağzıma bayram getirdin buna devam et …‘’ deyince aşçıbaşı gerçeği söylemiş :

-Hünkarım, bu nefaseti sizce menkul helva ile latilokumu İnebolulu bir usta yapar ve satar, kulunuz da size layık gördük…

USTAYI GETİRİN BAKALIM

Aşçıbaşının gerekli bilgileri vermesi üzerine padişah irade  buyurmuş: ‘’ Gelsin de görelim bu İnebolulu’yu…’’

Cemal Hicipoğlu sonrasını da şöyle anlattı : Büyüklerimizden bunu dinlediklerimizin üzerine dedemizin dedesi hemen saraya götürülmüş ve huzura alınmış, o zaman padişah şu sözleri söylemiş: ‘’ İnebolu’dan hep sandalcı, gemici, yelkenci çıkar , sen nereden çıktında tatlıcı oldun ?…’’ Ve sonra kendisinden helva istemiş ve dedemizin dedesi şam fıstıklı latilokum ile başka bir sini içinde de kaymaklı lokum,  tahin helvası ve bir de billur kavanoz içinde renk cümbüşü tarçınlı, vişneli, fındıklı, susamlı, limonlu ve güllü şekerlemeleri padişaha göndermiş.

TATLICILARIN PAZARI

Padişahın bu iltifatı üzerine, Hicipzadenin dükkanı, bu mesleğe aşina kimselerle dolmuş ve çok sayıda çırak, usta, kalfa yetişince Küçükpazar semtinin diğer bir adı da ‘’Şekerciler, tatlıcılar, lokumcular çarşısı’’ olmuş. Padişah bundan çok memnun kalmış ve kendisine şu tavsiyede bulunmuş :

-Sakın ekmek kapısını ihmal etme ve kapamayasın, halkımızın da bu nefesatten zevkini almasına yardımcı olasın.

Cemal Turgut Hicipoğlu, Sultan Mahmut Han’ın, İnebolu’dan sadece sandalcı, yelkenci  çıkmasını söylemesine karşın diyor ki :

-İnebolu öyle olabilir ama, yeşillikler cenneti Evrenye köyünden usta ve zevk sahibi mobilyacılar, dökümcü, tornacı, tesfiyeci gibi ince meslek sahipleri çıkar. Bizim meslekte ise hep okuyorlar, ancak bizler dedelerin dedelerinin mirasına sadık kaldık.Ailemizde generaller, amiraller, müsteşarlar, genel müdür ile mühendis ve doktorlar ile üst düzeyde yöneticiler ağırlık taşıyor.

HERKESE ŞEKER, LOKUM İKRAMI

Cemal Turgut Hicipoğlu ile Metin Hicipoğlu, dedelerinin geleneklerini sürdürüyorlar ve her gelen müşteriye şekerlemelerinden ikram ediyorlar.

Cemal Hicipoğlu 255 yıllık şekerci dükkanının adeta bir şekercilik müzesi olduğuna da işaretle: ‘’ Gerçekten de bizim şekerlemelerimiz antika. Kırmızı-Beyazlı halka şekerleri  255 yıl öncede vardı bugünde var..’’ dedi.