Şeker de 254 yıllık tat (Bizim Gazete )

ŞEKERDE 254 YILLIK TAT

Küçükpazar da bir şekerci. Işıl ışıl rengarenk vitrinler insanın içini açıyor. Vitrinde kırmızı-beyaz peynir şekerleri, fıstıklı, sade ve kakaolu helvalar, kürek helvaları, çeşit çeşit lokumlar ve ezmeler, Hicipoğlu Şekercisi eski İstanbul’dan güzel tatlar sunan bir dükkan.

İSKENDER ÖZSOY

Eski İstanbul’da şekerciler…

Böyle başlayan makale ağırlığında bir yazı sunmak değil amacım. Anlatacaklarımın bir bölümü bireysel tarihimle ilgili.Yani çocukluğumun İstanbulu’nun tarihi ile ilgili ve Küçükpazar günlerine dönük. Bu yazıya şöyle başlamalıyım:

Bayramlarda babalarımızın Bayram Namazı kılmak için camiye giderken ağızlarına attıkları bir tek akide şekerini kimlerin sattıklarını düşündünüz mü ?

Tarçınlı, güllü, sakızlı, portakallı ve susamlı; kırmızılı, sarılı, pembeli ve beyazlı akide şekerlerinin pırıl pırıl sarı kapaklarını diğer kavanozların ütüne koyarak doldururlardı kese kağıtlarını usta elleriyle.

Küçükpazar’da hatırladığım ilk bayram, Ramazan Bayramı’ydı. Hayriye Hanım Sokağı’ndaki 19 numaralı evimizin karşısındaki Softa Hatip Camii’nin kandilleri bugünkü gibi aklımda. Annemle sokak kapısının aralığından bakarak kandillerin yanmasını heyecanla beklerdik. Ve bir gün annemle çarşıya giderek renkli renkli şekerler aldık. Bayram benim için şekerlerle gelmişti.Şekerleri Küçükpazar’daki şekercilerden mi almıştık, hatırlamıyorum.

………..

Gelelim bugüne.

Çocukluğumun ilk bayramını heyecanla anlattığım gibi 55 yıllık mesleği şekerciliği heyecanla anlatan Cemal Hicipoğlu’nu sunuyorum şimdi sizlere.

Birinci Mahmut’un saltanatı döneminde sarayın helva ihtiyacını karşılayan Hicipoğlu ailesinin altıncı kuşaktan torunu olan 64 yaşındaki Cemal Hicipoğlu, ailesinin ününü Küçükpazar’daki asırlık asırlık dükkanında sürdürüyor.

MUTLU BİR ESNAF

Helvacılık ve şekercilikte 254 yıllık geçmişe sahip aileyi ve kendini şöyle anlattı Cemal Bey :

‘’Çocukluğumdan beri bu mesleğin içindeyim. Ailemin mesleğini yaptığım için çok mutluyum. İlkokulda öğretmenim ‘ Büyüyünce ne yapacaksın’ diye sorduğunda ‘Helvacı olacağım’ derdim. Allah onu bana nasip etti. Beyoğlu Balık Pazarı’nda akrabalarımızın Üçyıldız şekercisi vardı. Babam, ailemizin o yıllarda iki üç dükkanı olmasına rağmen daha ilkokula giderken o dükkana çırak vermişti. Ben öyle yetiştim. Büyük dedelerim Padişah Birinci Mahmut döneminde dışarıdan saraya helva yaparmış. Dedem İstanbul Helvacılar Kahyası Hicipzade Hacı Mustafa Efendi.’’

Dedelerinden aldığı mesleği torunlarına miras bırakmak isteyen Cemal Hicipoğlu, hala işinin başında. İstanbul’daki en eski şekerci ve helvacılardan biri olan Hicipoğlu ailesinin kökeni İnebolu’nun Dereseki Köyü’nden.

Cemal Bey’in büyük amcası da bir zamanlar latilokumda Türkiye’de tek ustaymış.

Hicipoğlu şekercisinin vitrinleri ışıl ışıl, rengarenk. Dükkanda çeşit çeşit akide şekerleri , lokum, badem şekeri, helva, reçel yapılıyor satılıyor. Cemal Bey dededen kalma formüllerle hala İstanbul’a tat sunuyor.